28 Mayıs 2009 Perşembe
Geleceğine yön vermek isteyenler Future Talks’da buluştu. Fütüristler Derneği ve Bahçeşehir Üniversitesi Fütürizm Kulubü tarafından düzenlenen, sektörlerin gelecek öngörüleri ve kriz sonrasında oluşması beklenen yeni düzenin tartışıldığı Future Talks sohbetlerinin ilki dün (27 Mayıs 2009, Çarşamba) Bahçeşehir Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Her ikisi de aynı zamanda Fütüristler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan, Brightwell Holdings BV Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas ve Unilever Türkiye Başkan Yardımcısı Cem Tarık Yüksel’in konuşmacı olarak katıldığı Future Talks’da, ‘profesyonel velilik, mahremiyet koruyuculuğu, internet pazarlamacılığı, iş terapistliği, sağlık karantinacılığı, içerik yaratıcılığı ve kişisel yazarlık’ gibi yeni meslekler ön plana çıktı. Toplantıya türkiye’nin ilk fütüristi, olup, hala gelecek tasarımı yapan ünlü fütürolog Reha Oğuz Türkkan’da katılarak kısa bir konuşma ile gençlere 90 yaşında dahi gelecek için heyecan duyduğunu aktardı.

Fütüristler Derneği Başkanı Ufuk Tarhan Future Talks’un açılış konuşmasında ‘geleceği şekillendirmekten sorumluyuz’ sloganıyla ilerlediklerini, dernek olarak fütürizmi yaymak ve herkese benimsetmek hedefiyle hareket ettiklerini söyledi. Söz konusu hedefe ulaşmak için Future Talks’un önemli bir adım olduğunu ifade eden Tarhan, “Future Talks’larda fikir önderlerinin katılımıyla geleceğe dair bakış açılarını konuşacağız. En önemli etkinliklerimizden biri ise geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz Fütüristler Zirvesi. İkincisini bu yıl Haziran ayında yapalım istemiştik, ancak kriz nedeniyle 2009 sonu ya da 2010 başında yapmayı daha uygun görüyoruz. Dernek olarak üzerinde çalıştığımız bir diğer proje de ‘Fütürizm Okulu’dur. Bu projemizi de yakın gelecekte hayata geçireceğimize inanıyorum. Sibernasyon dediğimiz yeni bir çağın başlangıcını yaşıyoruz. Bu nedenle herkesin bilgi, teknoloji ve akıl üçlüsünün birleşimiyle geleceği yaratmak adına akıllı-iyi adımlar atması çok önemli” diye konuştu.

İddaa, OGS, deniz taksi gibi farklı uygulamalara imza atan Fütüristler Derneği kurucusu ve Brightwell Holdings BV Yönetim Kurulu Başkanı Alphan Manas ise, gelecekte de mevcut mesleklerin hayatımızın içinde olacağını söyledi. Alphan Manas, gelecekte çift diplomanın çok önemli olduğunu, kişilerin hangi mesleği seçerse seçsin ikinci dal olarak hukuk ve psikoloji eğitimi alması gerektiğini söyledi.

Gelecekte serbest çalışma zamanlarının ve alanlarının giderek yaygınlaşacağını ifade eden Manas, “Nano teknoloji, genetik mühendisliği gibi alanlar gelecekte bugünden daha popüler olacak. Örneğin şu anda ABD’de alınan bir patent var. Patentin sahibi, 1 dolara insanların genetik kodunu çıkarabilmenin yollarını arıyor” dedi.

Türkiye’nin gelişmiş ülkelere göre çok daha genç bir nüfusa sahip olduğunu ifade eden Alphan Manas, “Bu durumu avantaja dönüştürmek gerekiyor. Benim AVM yatırımcılarına tavsiyem AVM yerine SYM yani ‘Sağlık Yaşam Merkezleri” yapmaları. İçinde evler, hastane, sağlık merkezi, alışveriş merkezi gibi yaşlı insanların hayatını kolaylaştıracak kompleksler kurularak, dünyanın sağlıklı yaşam merkezi haline gelebiliriz” diye konuştu.

Gelecekte ‘profesyonel velilik’ kavramının gelişeceğini ifade eden Alphan Manas, apartman yöneticileri gibi gelecekte de profesyonel veliler olacağını söyledi. Böylece çocukların tarafsız olarak değerlendirilebileceğini belirten Manas, bunun eğitim sektörünün gelişimine katkı sağlayacağını vurguladı. Kişisel gazetecilik olarak tabir edilen blogların önemine de değinen Manas, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gazeteler şu anda içindeki yorumlar okunmak için alınıyor. Çünkü akşam TV’de güne ilişkin tüm haberleri izliyorsunuz. Ertesi gün gazete almanızın tek nedeni yazarların yorumlarını okumaktır. Kişisel yazarlık geliştikçe yani blog sayısı arttıkça, takip ettiğiniz yazarlara blogundan ulaştığınızda gazete almanıza da gerek kalmayacak. Şu anda ABD’de uygulamaya başlayan, gelecekte hızla yayılacağını düşündüğümüz ‘kindle’ denilen dijital okuyucular gazeteler için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Amerika’da metroya binerken New York Times Gazetesi otomatik olarak ‘kindle’lara yüklenerek, okunabiliyor. ‘Kindle’lar yüzde 30’luk bir penetrasyona ulaştığında klasik gazete kavramı da kalmayacak.”

Future Talks’un diğer konuşmacısı Unilever Türkiye Başkan Yardımcısı Cem Tarık Yüksel ise teknolojinin sürekli geliştiğine dikkat çekerek, “Belki de gelecekte Google’da arama yapmanıza gerek kalmayacak. Çünkü tüm bilgiler holografik depolama teknolojisiyle beyinlerinize yüklenecek. Çok da uzak bir tarihte olmayacağına inandığımız bu gelişme sayesinde herkes her bilgiye sahip olacak. Bu noktada o bilgiyi ne kadar farklılaştırarak kullandığımız önem kazanacak ve ön plana çıkan bireyler farklılaşmayı başaranlar olacak” dedi.

Fragmantasyon, globalleşme, yerelleşme ve dijitalleşmenin dört ana gelecek trendi olduğunu vurgulayan Yüksel’e göre, gelecekte siber terörizm ve mahremiyet ihlali her geçen gün artacak. Bu da ‘mahremiyet koruyuculuğu’ mesleğini ortaya çıkaracak. Gelecekte, internet pazarlamacılığı, iş terapistliği, sağlık karantinacılığı ve içerik yaratıcılığı gibi mesleklerin ön palana çıkacağını ifade eden Cem Tarık Yüksel, sağlıktaki gelişmelerle gelecekte ‘tasarımcı bebekleri’nin ortaya çıkacağını söyledi. Yüksel, “Sarı saçlı, mavi gözlü bir kızınızın olmasını hayal ediyorsunuz. Armani, D&G vb. tasarımcılara istediğiniz özellikleri söyleyeceksiniz. Tasarımcılar, RNA’lardan yararlanarak size hayallerinizdeki bebeği yaratabilecek. Bu fikir, şimdi çok uzak, hatta uçuk gibi görünebilir. Ancak bunun olmaması için hiçbir neden yok” diye konuştu.

Future Talks toplantılarını yılda altı defa düzenlemeyi hedefleyen Fütüristler Derneği, farklı konuları farklı fikir önderleriyle ele alarak, gelecek için kullanılabilir, hayata geçirilebilir fikir sıçramaları, vizyon yaratmayı hedefleniyor. Herkesi üye olmaya davet ediyor.

12 Mayıs 2009 Salı

Uzgörü; Uzak, uzman ve insanlar/disiplinler arası-zamansal açıdan uzlaşmacı görüşü anlatmak üzere, yorumlanmış bir kelimedir.

İnsanı diğer canlılardan ayıran üstünlüğü; duygularını da kullanarak "düşünebilmesi". Geleceği düşünmek, merak etmek, önlem almak insanın ortaya çıkışıyla beraber var olan bir durum. Aslında, her kurumsal ve bireysel kararımızı geleceği düşünerek, farklı seçenekler arasında tercihler kullanarak yapıyoruz. Yakın denebilecek zamanlara kadar daha çok, temel bilimler ve teknoloji alanında çalışanlar, geleceği tahmin etmekle ilgili çalışmalar yapıyor, sosyal bilimlerse kısa dönemli tahminlere yöneliyorlardı. Geleceği tahmin etme çalışmaları 1930’larda başlayıp, 1960’larda gelişerek arttı. Araştırmacıların kullandıkları en yaygın yöntemler; Delfi Anketi (Delphi Survey), Senaryo Planlama (Scenario Planning), Karşılıklı Etki Analizi (Cross Impact Analysis) ve Bilgisayar Destekli Simülasyon olarak dikkat çekti. Bu yöntemlerden, Soğuk Savaş dönemi ve sonrasında başta Amerika olmak üzere, gelişmiş ülkelerle büyük firmalar, özellikle savunma sanayinde, daha çok teknolojik ilerleme ve strateji geliştirme gibi konularda yararlandılar. Geleceği tahmin- "forecasting"- yaklaşımında, yukarıda belirtilen yöntemlerden birini kullanarak en yüksek olasılığı belirlemek ağırlık kazanıyor ve aslında bugün hızla ağırlık ve önem kazanan ‘’uzgörü, foresight" yaklaşım ve çalışmalarının ilk temellerini oluşturuyor.

Özellikle 1973 petrol krizinin tahmin edilememesinden sonra, bu şekilde yapılan gelecek tahminlerinin geçerliliği ve güvenilirliği sorgulanmaya, iş ve yaşam koşulları, toplumsal yapılar karmaşıklaştıkça karar verme sürecinde etkili olan faktörlerin değişmesi gerektiği tartışılmaya başlandı. Sadece, eğilimler-trendler-, itici güçler-driver-, ekonomik göstereler-economic inidicators- gibi belirleyicileri kullanan basit tahmin yöntemleri bu dönemden sonra tamamen ortadan kalkmadı, ancak temel varsayımları önemli değişikliklere uğradı. Zamanda süreklilik ve lineerlik kavramının olmadığı, süreksizliğin de olduğu varsayımının kabulüyle tahminler geleceğin, tamamen geçmişin bir uzantısı olmadığı düşünülerek ve çok deterministik olmayan bir biçimde yapılmaya başlandı.

1980'lerde gelecek odaklı politika ve strateji oluşturmada, gelişmeleri tahmin edip pozisyon almayı öngören "reaktif" yaklaşımın yerini, "proaktif" olmak aldı. Gelecek için farklı seçenekler olduğunu kabul eden, geleceği değiştirmeye, onu kontrol etmeye dayalı bir bakış açısı benimsenmeye başlandı. Bu dönemlerden sonra, evrensel, ulusal, bölgesel, sektörel ve hatta kişisel gelişmeleri tahmin etmenin sadece teknolojik Ar-Ge çalışmalarıyla mümkün olmadığı, sosyal, psikolojik, ekonomik ve politik boyutların da bütün bir sistemi etkilediği, bu faktörlerin de göz önüne alınması gereği fark edildi. Ekosistem, interdependency-birbirine bağlımlılık- kavram ve yaklaşımları yaygınlaştı. Bilim ve teknoloji alanında dahi pazar odaklı, sosyal ve demografik eğilimleri göz önüne alan geniş bir bakış açısı ağırlık kazandı.

Artık geleceği tahmin etmek, sadece uzman veya bilim insanlarının değil, bütün paydaşların katıldığı, uzlaştığı bir gelecek vizyonu oluşturma, bir gelecek tasarım süreci olarak algılanıyor. "Geleceği Yönetmek", hatta "Değişimin Önüne Geçmek" ‘Geleceği Tasarlamak’ gibi yaklaşımlar benimsenmeli deniyor. İşte bu gelişmeler bizi 'Uzak görüş', 'Uzman görüş' ve 'Uzlaşmacı görüş' anlamlarına dokunan "uzgörü" ile buluşturuyor.

Uzgörülü olmak, yaratıcı, problem çözücü, esnek, katılımcı ve organize bir yaklaşımla uzun dönemli gelecekle bağlantı kurmayı, geleceği yönetmeyi ve yaratmayı amaçlıyor. Gelecekte başarı için artık öngörü yetmiyor, "uzgörü" lü olmak gerekiyor.

1 Mayıs 2009 Cuma

Ünlü fütürist Alvin Toffler’ın eşi Heidi Toffler’la yazdığı “Zenginlik Devrimi” gelecekte zenginliğin nasıl olacağına dair uzgörüler aktarıyor.

Artık kol gücü değil, beyin gücü, alın teri değil, akıl teri, sanayi üretimi değil, bilgi üretimi, bilgiyi daha iyi ve yararlı şeyleri yaratmak için kullanmayı bilmek, işlemek önemli ve değerli…

Artık beyinlerimiz dışında saklanan bilgi, insanlık tarihinde ilk kez beyinlerimizde saklanan bilgiden daha fazla ve her geçen gün artıyor. Beynimizdeki ve dışındaki toplam bilgi birikimini ne için, nasıl daha kolay ve daha yararlı kullanabileceğimizi bulmak, onu üretmekten neredeyse daha önemli hale geldi. Internet ve arama motorları, daha kullanışlı bilgi arama yöntemlerini yaratmaya çalışıyor.
Uzmanlık gerektiren meslekler, özellikli bilgi yoğunluğunun en fazla olduğu alanlar hızla gelişiyor. Birçok makine operatörü, zamanının büyük bölümünü bilgisayarlardan aldığı sinyallere göre belirlemeler yaparak geçiriyor. Yelken yapanlar, kaptanlık belgesi almak için katıldıkları kurslarda, elektronik navigasyon göstergelerini yorumlamayı ve kullanmayı öğreniyorlar.

Toffler’a göre öğrencilerin bir şeyleri ezberlemek zorunda kalmadıkları bir eğitim sistemini görmemize az kaldı. Klasik eğitim sistemi, geleceğe değil, “düne” hazırlıyor. Yürekten katılıyorum. Gençler, yakın gelecekte, sadece ihtiyaç duydukları tüm bilgiyi saklayan ya da o bilgiye ulaşmalarını sağlayacak bir alet taşıyacaklar.

Toffler çifti diyor ki, bilgi rakipsiz; bilgi azalmıyor. Aksine, bilgiyi ne kadar çok insan kullanırsa, o kadar çok bilgi üretmek mümkün oluyor. Bilgi soyut; ona dokunamıyor ya da vuramıyor; onu koklayamıyor, ama kullanıyoruz. Bilgi doğrusal değil; ufacık görüş ve fikirler, muazzam sonuçlar doğurabiliyor. Yahoo ve Google’ın oluşum hikayeleri, bunun en tipik örneklerinden. Bilgi, diğer tüm ürünler içinde daha taşınabilir olanı. 1 ve 0’a dönüştüğünde, Hong Kong veya Hamburg’daki on milyon insana aynı anda dağıtılabiliyor. Bilgi, sembol veya soyutlamalara sıkıştırılabiliyor. Somut bir tost makinesini sıkıştırabilir miyiz?

Bu yüzden bilgi, gittikçe daha küçük alanlarda saklanıp taşınabiliyor. Bilgi, açık veya üstü kapalı olabiliyor. İfade edilebilir veya edilmeyebilir, paylaşılabilir veya gösterilmeyebilir. Masa ve kamyon gibi somut şeyler için aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Bilgi fiziksel üretimden daha değerli… Bilgiyi nasıl kullanacağını bilmek hepsinden kıymetli… İşte sibernasyon çağında artık bu aşamadayız. Çok bilgi üretmek, yaymak, kopyalamak vs değil, onu nasıl, ne için daha yararlı kullanmayı bilmek önemli.

Sonuçta, gelecekte para ekonomisi, çok daha geniş bir zenginlik sisteminin sadece ufak bir parçası olacak. Büyük ölçüde, adına “tüketen üretim” denen parasız ekonomiye dayalı, dünya çapında bir değer sistemiyle devrimci zenginlik oluşacak.

Paraya bağımlılık azalacak… Azalmak zorunda!

Jacque Fresco ve Alvin Toffler’a kulak verin… Gelecekten sesleniyorlar…

‘’Kurtuluş savaşını sırtında mermi taşıyan analarımızla kazandık. Cumhuriyet’imizi onlarla ve yetiştirdikleri evlatlarla kurduk’’ cümlesi veya benzerleri her Türk çocuğunun ezberinedir. ..
Kurtuluş Savaşı denince akla hemen gelen, ezbere söylenen cümle budur. Bize bu günleri armağan eden tüm analarımıza, hepsine şükran borçluyuz. Nur içinde yatsınlar.

Onlar geleceğimizi kurtardılar…

Şimdi yine onlar gibi cesur annelere geleceğimizi şekillendirmek için ihtiyacımız var.

Şimdinin kurtuluş savaşları çoğunlukla krizlerden sağ salim çıkabilmek, başarılı, mutlu, huzurlu hayatlar kurabilmek şeklinde gerçekleşiyor. Sıra çocuklarını bunlardan kurtaracak, daha iyi bir gelecek hazırlayacak yeni çağın annelerinde…

Müjde!
Modern annelerin savaş vermesi, geleceği kurması, evlatlarını kurtarması için mermi ya da top arabası taşıması gerekmiyor...

Yenidünyanın anneleri, yani sibernasyon çağının kurtarıcıları daha hafif ve çok daha küçük aletler, bilgisayarlar kullanarak, daha keyifli, kolay yöntemlerle, daha çok teknoloji kullanarak çocuklarına olumlu yarınlar hazırlayacak, onları olumlu gelecek tasarımcıları yapacaklar. Yapmalılar…

Yenidünyanın anneleri çocuklarına oyun dahi olsa savaşmayı, acımasızca ve tüm değerlerini sıfırlarcasına rekabeti öğretmeyecekler. Barışı, barışmayı, paylaşmayı, insanlık erdemlerini öğretecekler. Çocuklarına sağlık, huzur, sevgi, yardımlaşma, iyilik duygularını para ile değiştirmemelerini aşılayacaklar. Daha insanca yaşam için teknolojiye yakın olmayı, onu akıllıca, iyi duygularla ve sebeplerle, yararlı amaçlar için kullanmayı öğretecekler. Çevreye, doğal kaynaklara, insan sağlığına duyarlı, birbirine saygılı evlatlar yetiştirecekler, çünkü 21. Yüzyılda artık bunlar değerli olacak.

Her insanın ilk eğiticisi anneler. İlk terbiye, ilk algılar annelerle ve aile ile başlıyor. Geleceğin oluşmasında en belirleyici canlılar; insan anneler. Geleceğin şekillendirilmesine en fazla etki edenler, çocuk doğurmasalar da genlerindeki kodlama nedeniyle erkeklerden daha fazla gelecek farkındalığı olan kadınlar.


Özellikle çocuklarına gelecek garantileme arzusu ile ve sırf herkes öyle yapıyor diye ezbere derse, kursa, okul a yollayan, çocuklarına proje gibi yaklaşan sevgili annelere sesleniyorum; çocuklarınızdan önce kendinizi yeniden ve yaşam boyu eğitim neferi haline getirin. Yaşadığımız şey kriz değil, tüm dünyayı saran dönüşüm, evrim süreci.

İşte size yeniçağın kurtarıcı anneleri olmak için ev ödevleri:

1. Gelecek algınızı değiştirin. Gelecek oluşmuş statik ve bizim ona doğru gittiğimiz bir durum değildir. Muhtelif gelecekler tasarlayıp, planlayıp, gerçekleştirebilirsiniz. Cesurca yapın bunu!

2. Uzgörülü (uzak, uzman, uzlaşmacı) olmayı öğrenin ve fütürizmi anlayın. Fütürizme dair bulabildiğiniz her şeyi okuyun. Kendinizi olumlu gelecek tasarımcısı ilan edin ve öyle olun.

3. Size zaman kazandıracak, her iş için teknoloji kullanın ki zamanınız en başta kendinize, sonra çocuğunuza sonra da tüm sevdiklerinize kalsın. Siz robot, bilgisayar gibi çalışmayın, bırakın onlar sizin için çalışsın. Aklınızı, gücünüzü istediğiniz şeylere kullanmak, onları bir takım makinelere devir etmekle mümkündür.

4. Nano (milyarda bir küçültmek) teknoloji ve genetiği (canlıların şifresini çözmek) iyice anlayın. Kurtuluşumuz bu iki disiplinde. Kullandığımız, yediğimiz, giydiğimiz her şey bu iki teknoloji nedeniyle tekrar tekrar yeniden yaratılacak, değişecek. Çocuğunuz sanat yapsa dahi, muhakkak bunlarla ilintili alanlarda uzmanlaşacak. Zannettiğiniz ve bugünkü gibi mimar, doktor, reklamcı, mühendis, işletmeci, bilgisayar programcısı olmayacak. O bugün henüz bilmediğimiz yepyeni alanlarda çalışıyor olacak. Neler olabilir? Bunlara yoğunlaşın. Şimdinin para getiren işlerine ve bu alanlardaki eğitimlere değil. Bakın Obama ‘kök hücre araştırmalarına fon aktarımını serbest bıraktı bile’’. Bu yeniçağın artık önlenemez başlama vuruşudur. Giderek artan oranda embriyonik çalışmalar, bunların hukuksal al yapısı gibi gündemlerimiz olacak.

5. Çocuklarınıza vücuda takılabilecek chiplerle yürüyemeyen insanların yürüyebileceğini, duymayanların duyabileceğini, görmeyenlerin görebileceğini öğretin. Bunları anlamasını ve şimdi hiç olamayacak zannettiğimiz şeyler için hayal kurmasını teşvik edin.

6. Sorun çözme oyunları oynayın. Bu daha iyi nasıl olabilirdi diye her şeyi sorgulamasını aşılayın.

7. Internetteki yaratıcı çocuk oyunları, eğitim sitelerinde onunla gezin, ona bu tür kaynakları kullanmasını öğretin. Çocuğunuzla web sitesi kurun, blog oluşturun, mailleşin. Birbirinize sesli, görüntülü fotoğraf, film yollayın. 3G ne demek anlayın. Elinizin altında Google var. Nerden bileyim diye mazeret üretmeyin.

Kısacası sevgili anneler teknolojiyi anlayın, sevin, akıllıca kullanmasını öğrenin ki geleceği şekillendirecek çocuklarınıza işe yaramayacak diplomalar, hayata uyum sağlamakta zorlanacak kişilikler yerine geleceği yaratacak kuvvetli profil özellikleri verin.

About Me

Fotoğrafım
futurizm
Tüm Fütüristler Derneği’nin temel amacı geniş kitlelerle gelecekçiliğin (fütürizm) kurum ve toplumlara ilişkin; olası, olanaklı ve tercih edilen gelecek senaryolarını ve bunları gerçekleştirmek için atılması gereken adımları inceleyen ilkeli ve bütünsel çalışmalar zinciri olduğunu anlatabilmektir. İletişim için: http://www.m-gen.biz http://www.futurizm.org
Profilimin tamamını görüntüle

İzleyiciler

Tüm Fütüristler Derneği